2 Ekim 2009 Cuma

Dancer in the dark

Lars von trier, Breaking the waves ve Idioterne'den tanıdığımız ender yönetmenlerden ve bence seyircinin duygularınla en rahat oynayabilen yönetmenlerden. Film bir müzikal, drama karışımı. Belkide anti-müzikal demeliyiz(?). Başrolde Björk'ü görüyoruz fakat bir çok ünlü oyuncuda çıkıyor filmde karşımıza Peter Stormare, Catherine Deneuve, David Morse, Udo Kier gibi.


Film gerçekten izlediğim en iyi girişe sahip filmler listem olsa ilk sıralarda yeri garanti olurdu. Trier çekmiş olmak için çekmemiş bu filmi, sinemaya katkıda bulunma amacını güdmüş öyle ki kalıpları zorlamış mesela öyle bir etki veriyor ki hikaye kameranın olduğu yerde değilde, kamera hikayenin olduğu yerde veya dijital video kaydından 35mm'ye aktarma söz konusu ya da tripod'un ne olduğu unutturulmuş bununlada sınırlı değil ki doğal ışık kullanması. Bunların hiçbirini eminim ki ilk Trier denememiştir ama cesur ve farklı bir anlatımla sunması bu filmi izlemeseydim bir şeyler kaçırırmışım dedirtti bana.



Björk sever bi insan değilim (birkaç parçası hariç) ama bu filmde karakterine çok yakışmış bir björk görüyoruz gülüşü, dil çıkarışı, dans edişi, şarkı söleyişi insanı gülümsetiyor. Ortaya koyduğu karakter, benim üzüldüğüm sahnelerde bile gülümsüyordu ve bu saçma gibi geliyor ilk başta ama sonradan anlışılıyor ki karakterin ruh hali; kabullenmiş, umutsuz, sakin karışımı birşey ve bu daha da çok etkiliyor insanı. Mesela Jeff soruyor tren yolu üzerinde '' Göremiyorsun değil mi'' diye Selma ise ''Görecek ne var ki'' diyor ve sonrasında ''I have seen it all'' parçasıyla birlikte yine dans etmeye başlıyor selma ve insanın içine oturuyor birşeyler ve o an yapılması gereken tek şeyin ağlamak olduğunu düşündürüyor. Filmde en çok dikkatimi çeken boyun kırılma sahnesindeki efektin gördüğüm en başarılısı olmasıydı.
Yukarıda anti-müzikal demeliyiz belkide demiştim. Sebebi ise Selma'nın müzikaller için içinde hiç kötülük barındırmıyor demesiydi.
Film öyle ki Requiem for dream, Elephant man veya No man's land gibi (şimdi aklıma sadece bunlar geldi) insanı filmin etkisinde bırakan yapıtlardan biri.


Eğer sizde benim gibi pozitivizm akımı ile sonlanmamış filmlerden hoşlanıyorsanız kesin izlemeli diyeceğiniz filmler arasında olmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder