4 Ekim 2011 Salı

O

Sadece yalnızlığını gidermek için birbirine muhtaç duymuş iki kişiydik. Merhaba dediğinde ilk farkettiğim şey; boktan bir hayatta olduğumuzu hiç unutmayacak bakışları vardı. Sırtı harikaydı, memeleri dolgun ve dik, acılarının sığmayacağı kadar küçük yüzü vardı. Aslında yataktaykende farkettiğim şeyleri vardı, hala çekingendi ve çok sigara içmesinden heralde sesi de boğuktu.

Zevk sigarasımıydı hatırlamıyorum ama ikimizde sigara yakmıştık, sanırım konuşmamız gerekiyordu ya da daha fazla susmamız ne bileyim... Bir an 'o'nu hatırladım, hakkında hiçbir şey bilmediğim biriyle yatakta çırılçıplak konuşmadan sigara içiyorduk. O'nu düşünmek için hiçte doğru bir zaman değildi ki zaten her zaman doğru olmayan zamanlarda aklıma düşmesiyle ünlüdür kendisi. Acaba yanımda şu an o olsaydı neler konuşurduk? Acaba o da benim gibi yalnızlığını böyle aciz bir şekilde mi gideriyordu? Acaba onu benim yapabildiğimden daha fazla mutlu yapabilen biri var mıydı? Sorular aklımdan o kadar hızlı geçiyordu ki bazı soruları kaçırıyordum. Bir an durdum ve yanımdaki kadına baktım. Bir ilginç geldi. Sana bir sır vereyim mi? Kadınlar yatakta genelde gözüme hep ilginç geliyor. Sanki hiç farkedemediğim görüntülerini görüyor gibi oluyorum, her neyse..

''Ben şimdi sırtımı dönücem, sarılır mısın bana'' dedim. Anlam veremez bir ifadeyle baktı yüzüme ve ''Olur.'' dedi.
Öylece mutlu bir şekilde uyudum.
Bilmiyordu ki; dün gece bana sarılan 'o'ydu.

1 Temmuz 2011 Cuma

Deneme

Seni özledim galiba.
Özlediğim şey sen misin, hissettirdiklerin mi?
Hem sen kimsin be?
Kendi kendimi tamamlayamıyor muyum ki, sensiz eksik hissediyorum?
Nasıl oluyor da kafamı bu kadar kurcalayıp, hücrelerime adını haykırtabiliyorsun?
Diş ağrısı gibisin bazen senden başka bir şey düşünemez oluyorum.

Bi tanesi demiş ki; hayat bazen oyun oynar bize; deli gibi özlettirir birilerini, sonra birde utanmadan sürecin devamında unutturur onu.
Kim demiş diye düşündüm de belki bende demiş olabilirim kendi kendime.
Bazen kendimi bu dünyadan değilmişim gibi hissediyorum biliyormusun?
Belki geç doğmuşum, belki erken ne bileyim ama şuan bana uymuyor gibi.
Her şey bir ilginç geliyor bana oysa ki insanlar bunları normal karşılıyor.
Nasıl lan diyorum, göz göre göre kamer şakasıymışcasına x'e y diyorlar.
Konuşasım gelmiyor artık, dinlemiyorlar ki.. Anca konuşma sırası kendilerine gelsin diye bekleyip duruyorlar.
Hay amına koyayım, sanki konuşuyorsun da bir şey sölüyormuş gibi.
O an duyamıyorum lan seni, ağzın kımıldıyor ve seslerde çıkıyor ama sadece bu.
Siktir et amına koyayım diyorum ama bu da bi yere kadar.
Görüyor musun yine konuyu dağıttım lan. Dönüp baktım da konu neydi ki onu da çözemedim.
Yine neye isyan ettim yine neye takıldım ki bende bilmiyorum.
Beyin fırtınasının ortasında kaldım, yine üşüttüm.

26 Haziran 2011 Pazar

Sleeps with butterflies

Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; sleeps with butterflies şarkısıyla uyanmanın tadını.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; gelipte yanağımdan öptüğünde ne kadar dingin ve huzurlu hissettiğimi.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; nasıl mutlu hissediyorum seni izlerken.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; bir tek seninle uyandığımda yüzümün güldüğünü.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; seni nasıl kıskandığımı.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; sen yanımdayken hayattaki her şeyin gözüme daha güzel görünmesini.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; senin o ara ara daldığın, üzgünlüğünü yansıttığın yüzünü görmenin, canımı ne kadar yaktığını.
Anlatasım var ama anlayabilirmisin ki; ne kadar sevildiğini.

28 Şubat 2011 Pazartesi

...

Kaybetme korkusunu içinden atamayan bi insanoğlu olarak, hümanistliği de hep bi nokta da tıkanıyordu. Hemen hemen herkesle yüzeysel arkadaşıklar kurmaktan da bıkmıştı. Zaten kimsenin de onu gerçekten tanımaya niyeti de yoktu.

Bazı şeylerin nedenini, niçinini çok kurcalıyordu ayrıca tam bir kontrol manyağıydı, herşeyi kontrol etmek isterdi ve bu yüzden olacak ki; ani şeyleri, süprizleri sevmezdi.

Bir boklar biliyormuş gibi görünüyordu amma ve lakin aslına bakarsanız yaptığı entelektüel görünmekten başka bir şey değildi. Basit şeyleri hep zor yollarla söylerdi okadar. Sonuçta bilen insan, harekete geçer ve gereken her neyse yapardı değil mi?

Zayıf biriydi çabuk kırılırdı, duygusaldı ama gösteremezdi, saçma sapan konuşup dururdu, olur olmadık şeylere kafasını takar ve moralini bozardı, konuşmayı çok severdi ama morali bozuksa ve kafasına bir şey taktıysa ağzını bıçak açmazdı. Susarak anlatmak isterdi bazı şeyleri..

Siz bilmezsiniz belki ama eskiden bu çocuk böyle değildi. Mutluydu, pozitifti, güleryüzlüydü, yardımseverdi. Zamanında bir kız arkadaşı vardı bunun, sanırım o kızı çok seviyordu, bunu en iyi anlayan insanmış yanında kendi olabiliyormuş falan sölerdi eskiden bir şeyler. Ne oldu da daha birlikte değiller gerçi orası da önemli değil ama şunu biliyorum ki; o kızdan sonra bir türlü toparlayamadı bu kendini.

Yıllar sonra, birine karşı yeniden bir şey hissetmeye başladı, sevebilceğine inandı işte.. Yılların vermiş olduğu bir şey olsa gerek, duygularını karşısındakine hissettiremiyordu, dokunamıyordu, öpüp-koklayamıyordu, tamamen güvenmek istiyordu, sanırım kendini koruma içgüdüsüydü bu çünkü bir kere sokunca hayatına neyi var neyi yok veriyordu ve bir daha çıkartması zor oluyordu.

13 Şubat 2011 Pazar

...

Bazen arkadaşlarım soruyor, neden bir sevgilin yok senin diye..
Geçiştiriyorum çoğu zaman, toparlayabilceğime inanamıyorum nedenlerini.
Bi şarkı açtım dinliyordum ve bu soru geldi aklıma birden...

Zaman geçtikçe etrafımda göremediğim masumiyet, beni insanlardan soğuturken.
Dönüp geçmişi kurcalayasım geliyor.
Masumca kurulan hayaller paylaştığım anları, insanları.
Hayatın bize verebilceğinden fazlasını istediğimiz hayaller...
Düşünüyorum da ozamanları;

Hiçbir planımız yoktu, nasıl yapabilceğimize dair.
Elimizde olanın tümü umuttu.
Masum olmak güzeldi.
İnsanların kayda değmeyecek sorunlarını konuşurduk
Yaşamak için yetebilceğinden çok para, ev, iş..
Ah, bir de gösteriş yapmaya çabalarken sorun ettikleri şeyler!
Bize aşk, müzik ve barış yeterdi.
Amacımız, huzurlu bir şekilde fazlasını istemeden yaşamaktı.
Sevdiğin biriyle birlikte yaşlanabilmek, bize göre fazlasıydı ztn.
Dünyanın neresinde olacağımızın da bi önemi yoktu.
Nerde olursak olalım, güzel arkadaşlıklar edinebilirdik zaten.
Çünkü biz her nolursa olsun gülümseyebilen mutlu insanlardık.


O benden fazlasını istemedi hiç, zaten istediğini fazlasıyla verebiliyordum.
Tüm varlığımla o'nundum,
Rahattı yanımda hiç kimsenin yanında olamadığı gibi.
Yargılamadım hiçbir zaman, içinden geldiği gibi davranmasını sağlıyordum.
Onun için düşündüğüm her şey onun iyiliği, mutluluğu içindi ve bunu hissettiriyordum.
Tüm inancımla ona güveniyordum ve bunu hissettiriyordum.
Gecenin bi vakti uykusunu şunları sölemek için bölüyordum; 'Seni seviyorum ve daima seveceğim'.

Seni hala seviyorum ve daima seveceğim.

12 Ocak 2011 Çarşamba