24 Nisan 2009 Cuma

Tamam diyebildim sadece

Pikapta led zeppelinin albümü var ve çalmaya başlayan şarkı stairway to heaven. Sanki hayatımın arka planında çalan bir şarkıymışcasına derinden etkilemeye başlıyor yine hele ki içinde bulunduğum durumu düşününce sanki bir bütünlük kazandırıyor bana her nekadar içimdeki boşluğu dolduramıyor olsada bütünlük hissi içindeyim.
Annemin yaptığı çorbayı içmeye başlıyorum çorba çok sıcak ve bu hoşuma gidiyor çünkü annemin çok sıcak sevdiğimi bildiği için böyle getirdiğini düşündürttürüyor. Annemi sevdiğimi düşünüyorum ve bu içsel bir şey ama düşününcede bana bu kadar değer vermesinin, beni bu kadar düşünmesininde etkisi yadsınmaz heralde. Bunları çok kısa süre düşünüyorum ve yine dalıyorum beni melankoliye sürükleyen olayların üstünde düşünmeye. Düşündükçe düşünüyordum ve karışıyordu düşüncelerim birbirine böyle olmucaktı ve bir mektup yazmaya karar verdim.

Mektup yazmakta zor geldi çünkü elim düşüncelerimin hızına yetişemiyordu ve ben düşüncelerimi geçiremiyordum kağıda anca bu kadar çıkmıştı, ''Seni her gördüğümde biraz daha mutlu oluyordum ve biraz daha üzülüyordum. Mutlu oluyordum çünkü bir kez daha görmüş oluyordum. Üzülüyordum çünkü yalnızca kısa süre için görüyordum ve yine gidicekti. Ne yapabilceğimi bilmiyordum çünkü uğraşlarımız farklı yerlerdeydi. Geceleri birbirinin yanından geçen trenler gibiydik. Selam! Güle güle! Gözlerim gözlerinin içine bakıyordu oralarda biyerde dalıp gidiyordu ve güzel yüzüne bakıyordum tanrıça gibiymişsin gibi geliyordu suratımda aptal bi gülümseme oluşturuyordu ve her ne kadar sen buna ''Yalandan gülme bana'' desende o gülücük yalanın ne olduğunu bile bilmiyordu. Bazen yüzüme bakıp sende gülüyordun ve o an kendimi sana çok yakın hissediyordum her ne kadar ışık hızıyla gelip geçiyorduysa da gülüşlerin. Yüreğimin yeniden çarpabildiğini hissettiriyordun bana ve hala hissedebiliyorum bunu yanaklarımı ıslatan damlalarda. Bunun için teşekkür etmeyi hiç becerememiştim oysaki.''.

Ey güzel aşk ayının ağzına balı çalıp kaçtın yine. Hep aynı boku yemesen olmaz sanki diye düşünüyordum ve o an şarkının sözlerini duyuyordum ve şöyle diyordu, ''Birini seversin mutlu edemezsin. Onun istediği gibi asla sevemezsin.'' yapamamıştım demekki istediği gibi.

Düşünmekten mi yoksa hiç birşey yapmamaktan mı bilemediğim şekilde uykum bastırıyordu belkide bilinç altımdır bu diye düşünüyordum çünkü uyumak bir nevi ölmektir.

Senaryo aynıydı yine ve sonunda sadece tamam diyebildim tüm çaresizliğimle.

21 Nisan 2009 Salı

Me and You and Everyone We know

if you really love me,then let's make a vow...
right here, together... right now.
- okay?
- okay.
all right.
repeat after me-
i'm gonna be free.
i'm gonna be free.
and i'm gonna be brave.
i'm gonna be brave.
good.
and the next one is-
i'm gonna live each day
as if it were my last.
oh, that's good.
you like that? yeah. say it.
i'm gonna live each day
as if it were my last.
fantastically.
fantastically.
courageously.
courageously.
with grace.
with grace.
and in the dark of the night,
and it does get dark...
when i call a name-
when i call a name.
it'll be your name.
what's your name?
never mind.
let's go. say it.
let's go. everywhere.
everywhere. even though-
even though-
we're scared.
we're scared.
'cause it's life-
it's life.
and it's happening.
it's really, really happening...
right now.

20 Nisan 2009 Pazartesi

Bok.

Kilosu boyuna göre fazla olan insanlar vardır ya hani (bildiğimiz pis şişkolar neyse ama sakın yüzlerine sölemeyin bu şekilde.) işte onlar için bazıları şöle cümleler kurarlar ya ''Yemiş yemiş sıçmamış.'' işte buradan bu şekilde mantığa sahip insanlara seslenmek istiyorum.
Bir kere yiyip yiyip sıçmamak kilo aldırmaz. Bu mantık boş cünkü böle konuşursak sıçılmayan şey olan ''bok''un insanların kıçında kalma süresiyle kilo olma ihtimalinin doğru orantılı olduğunu da savunuyor olmuş olursun fakat yoktur böyle bir şey zaten bok'un kendisi yararsız bişidir vücütta durması istenilmediginden bok denilmiştir ona. Yararsız bir şeyde kilo aldırmaz bu böyle biline.
Bu arada türk insanının sıçtıktan sonra bok'una bakma oranı araştırmacıların dediklerine göre yüzde seksen oranındaymış aslında çok ilginç gelmedi bana düşündümde üretim adına ortaya birşey koyamayan bir topluluk olduğumuzdan ve çoğu insanın üretim namına ortaya çıkardığı tek ürün olduğundan normaldir. Bu da bir dipnot olsun diye düşünüverdim.

16 Nisan 2009 Perşembe

Maske

Yardımcıdır kendini saklamaya. İncinmekten, üzülmekten korkup kendini kendinin içine saklarken yanındadır o. ''Is there anybody in there ?'' diyen solistin sesiyle birlikte düşünmeye başladığında anlarsın kimsenin olmadığını çünkü saklıyordursun kendini.

Anlaşılmamaktan, anlatamamaktan, yanlış anlaşılmaktan, beğenilmemekten, bazen nedenini kendinin bile anlayamıcağı sebeblerden, çıplak kalma korkusundan, mükemmel görünme isteğinden ya da zayıf görünmeme isteğinden herneyse bi şekilde sebebleri olan bir eylemdir maskeyi takmak. Evet saçmadır çünkü kendini ne kadar saklarsan o kadar alınganlığın, hassaslığın artıcaktır ve cok kolay incinip, kırılabilceksindir artık.

Küçükken yaptığımız oyunlara benzer bi nevi kendinizi dolaplara, kanepe arkalarına ya da yatakların altına saklarsınız ki bulamasınlar sizi ama artık büyümüşsünüzdür ve insanlardan bu şekilde saklanılmıcağını iyi bilirsiniz en az kabullenemediğiniz zayıflığınız gerçeği kadar. Kendini susarak saklayamazsın bunu anca çok konuşarak yapabilirsin Murathan mungan'ın bir kitabında okumuştum cok eskilerden sevdiğim bir cümle vardır; '' Günün birinde yazdiklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. Herkes kağit üzerinde yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. Saklanmanın en iyi yolu fazla gorunmektir biliyor musun? herkes seni gordugunu sanir, sen de rahat edersin. ''.

Eğer bunu başarabilirsen bir şekilde yüzeysellikte kalır her şey ve yabancılaşmaya başlarsın insanlarla. Bir gün gelipte açmak istersin kendini birilerine artık o kadar zor gelir ki bunu yapmak kendini saklamak daha kolaymış dersin ama bilirsin ki açmalısın kendini ve her ne olursa olsun zaten istediğinden maskeyi çıkartmaktan başka bir şey değildir.

15 Nisan 2009 Çarşamba

la ceremonie

Aşkın bir seremonisi vardır, sizi mutluluğa hazırlar. Bu seremoniyi çok seviyorum.

5 Nisan 2009 Pazar

Mutluluk

Bazen, mutsuzluk hayatınızın öyle büyük bir parçası haline gelir ki...
Hep var olmasını beklersiniz.
Çünkü hayatınızda, mutsuzluk olmadığını hatırladığınız bir an bile yoktur.
Ama günün birinde, başka bir duyguyu hissedersiniz...
Size iyi hissettirmeyen bir şeydir, çünkü tanıdık gelmiyordur.
Ve o anda anlarsınız ki, mutlusunuzdur.

Hayal kurmak

Çocuksun sen kurabildiğin kadar hayal kur derdi bana...

Bir içlenişle başladı büyüdüğümü anlamak. Kabullenemedim uzun zaman, kalmak isterken daha çocukça.
Uçurtmamın iplerini baglarken dengesini sağlamaya çalışmak yerine,
istemiyordum büyümeyle gelen dertleri unutmak için içip içip dengemi sağlamaya çalışmayı.
Sabahın köründe dışarı çıkıp düşünmeden hiç bişeyi acıkana kadar oyun oynamak istiyordum. Erik toplamak için çocukken çıktığım agaçtan düştüğüm acının yaşayabilceğim en büyük acı olmasını düşünmeyi istiyordum.
Yağmur yağarken gol atmaya çalışmak istiyordum düşünmemecisine hasta olup olmayacağımı.
Futbolcu kartlarıyla oyun oynamak istiyordum batak oynamak yerine.
Aşkın televizyonda gösterildiği gibi sonu güzel olduguna inanmak istiyordum biten bir çok aşkımdan sonra.
İnsanların hep benim gibi düşündüğünü düşünmek istiyordum içten fesatlık, kıskançlık gibi karakterlerini gördükten sonra bile.
Oturup saatlerce hayal kurmak istiyorum, hayal kurcak kadar saf değilken artık...

Emr dmr 22.12.2008 15:05

Göstermelik

Sevgiler
Sevişmeler
Aşklar
Arkadaşlıklar
İlişkiler
Yerişmeler
Övüşmeler
Hissedişler
Bakışlar
Takip edişler
Darılışlar
Barışmalar
Kavgalar
Savaşlar
Duruşlar
Yürüyüşler
Koşuşlar
Kovalamalar
Yakalayışlar
Kaçırmalar
Yorgunluklar
Dinlenişler
Yazışlar
İlgiler
İltifatlar
Gülüşler
AğLamalar
Tripler
Yaşanışlar
Bitişler
Devam edişler
Görünüşler
Okunuşlar
Yalanlar
Doğrular
Düşünüşler
Görüşler
Düşüşler
Kalkışlar
Konuşmalar
Dinlemeler
Sabredmeler
Direnmeler
Susmalar
Üzüntüler
Sevinçler
Anneler
Babalar
Kardeşler
Arkadaşlar
Sevgililer
ResimLer
İnanışlar
Aldanışlar
Kıskançlıklar
Fotoğraflar
Gösterişler


EmreDemir