5 Kasım 2009 Perşembe

Armağan mı, lanet mi ?

Acaba zamanın ötesini görebilme yetisine sahip miydi diye düşündü belki de öyle olmak istediğindendi. Aklına bir şeyleri bulmuş insanlar geldi acaba onlar biliyorlar mıydı diğerlerinden fazla olduklarını?. Alışılmışın dışına nasıl çıkmışlardı, allah vergisi miydi yoksa geliştirilebilen bir özellik miydi ki, dine bağlı insanlar mıydı gerçekten, sorumlulukları varmıydı acaba, çok mu özgürdüler yoksa kısıtlanmaları mı etkilemişti onları?.


Aklına bu tarz düşüncelerin gelmesi bunları sorgulamasının sebebini düşündü sonra. Kendisi de bilmiyordu bu düşüncelerin aklına nerden geldiğini ve aslında bu da onun için ayrı bir cevaplanması gereken belirsizlikti. Tahminler yürütürdü sadece ve bu sefer bu tarz soruların aklına gelmesinin sebebini kısıtlandığını düşünmesine, kendini aşma isteğinin bulunmasına, farklı olmaktan bağımsız olmasına, alışılan şeylerin doğru olduğu fikrine bağlı olmamasına vs. bağlıyordu. O an aklına insanın kendini ne kadar az tanıyabildiği düşüncesi gelmişti ve bu düşüncenin doğru oluşu onu gerçekten sinirlendiriyordu çünkü kendini o kadar çok tanımaya çalışıyordu ki gün geçtikçe kendini daha iyi tanıyacağı yerde, daha az tanıdığını düşünmek bir başarısızlık hissettiriyordu. Böyle olduğunda kendinde sorunu arayıp bir çok kez psikoloğuyla konuşmak zorunda hissetmişti kendini. Yapamadığını bildiği tek şey düşünmeyi durdurmaktı. Aklına bu geldi ve yine düşündü ''Acaba her daim düşünüyor olmam da bana verilmiş bir armağan mıydı yoksa lanet miydi acaba?''.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder