29 Kasım 2009 Pazar

Bilinenden hissedilene

Her zaman yalnız olduğumu, olduğumuzu çeşitli ortamlarda dile getirmişimdir her ne kadar bildiğim bu durumu hissetmesemde. İşte o günlerden biriydi kendimi yalnız hissediyordum. Ailemi, arkadaşlarımı, akrabalarımı, sevgililerimi düşünüp sorgulamaya başladım yine. Sonrasında sevgililerimde takılı kaldım.


Karşıma çıkan aşklarımı düşündüm de iyice hepsini sevmiştim, hepsini üzmüştüm, bir çoğunun zamansız geldiğini düşünmüştüm, bir çoğunu eskimeden yıprattım, bir çoğunu yetersiz bulmuştum, bir çoğuna ben yetersiz gelmiştim bir şekilde geride bırakmayı göze almıştım, göze almışlardı. İlerde birgün karşılaşabilceğim insanla tanışmak vardı kafamda ve onunla tanışıcaktım gerçek aşk oydu, istediğim herşey ondaydı çünkü. Tabi bu safça düşünceler o zamanlar bakıpta görememe, geceye baktığımda parlayan yıldızların benim için olduğunu anlayamamama nedenimdi. Acımasız, zalim olduğunu bilememiştim, toyluk zamanlarımın hesabını sorcağını tahmin etmezdim, hayatın. Nerden bilebilirdim ki akşamın bir vakti yalnız kalacağımı, ya da yanımdakilerin olması gereken insanlar olmayacağını. Eskiden de bilirdim herkes yalnız derdim ama hissetmezdim ki böyle yalnızlığımı.


Özlüyorum çoğu zaman onsuzluğu yaşamadığım zamanları. İçim acıyor, yalnızlığın dünya üzerinde ki korkulacak olgulardan biri olduğu düşüncesi sarmalarken bedenimi gözlerimin içinde coşmuş bir akarsu misafir gibi ağlıyorum hıçkırarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder