24 Ağustos 2009 Pazartesi

Aylardan sonra..

iyi hissettirmek ve hissetmekti, bu gece sabaha kadar olan buydu.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

District 9

Mükemmel bir film geliyor yakında Türkiye'ye ekimin 2'sinde. Söylemedi demeyin ve bu filmin adını unutmayın.

Un homme de 50 ans

Lynda lemay adlı kanadalı bir şarkıcı yazmış ve söylüyor bu şarkıyı. 50 yaşında bir adam diye çevrilmiş türkçeye bu şarkının adı ve benım o yaşa geldiğinde olmak istediğim adamı anlatıyor. İşte tam bu yüzden olsa gerek ki çok seviyorum ve paylaşmak istedim türkçe çevirisini.



50 yaşında bir adam


50 yaşında bir adam arıyorum
her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş
her şeyi istemiş
şimdi artık ne istediğini bilen..

50 yaşında bir adam arıyorum
her borca girmiş, her borcu ödemiş
sonra yeterince para edinmiş
ama paradan gözleri kamaşmamış..

50 yaşında bir adam arıyorum
yaşamış, her tütünü içmiş
her içkiyi devirmiş
yeteri kadar kadın tanımışve artık başkalarını aramayan..

50 yaşında bir adam arıyorum
veremeyeceklerinin farkına varmış
geçmişi geleceğinden fazlalaşmış
ama ancak şimdi yaşamaya başlamış..

50 yaşında bir adam arıyorum
kendini en kötüye hazırlamış
zamanın neleri iyileştirmeyeceğini öğrenmiş
çok cenazeler kaldırmış..

50 yaşında bir adam arıyorum
gerçeklerle yüzleşebilen
yalan söylememe cesaretini edinmiş
hislerinden kaçmamayı öğrenmiş..

50 yaşında bir adam arıyorum
kendini artık ciddiye almayan
yüzünde kırışıklıkları olan
beni sükûnetle seven
ve benim için elinden gelecek her şeyi iyi yapan
50 yaşında bir adam arıyorum..

8 Ağustos 2009 Cumartesi

Son durum

İçime çökmüş melankoli yine yüzeye kadar çıkmış vaziyette. İçimde anlam veremediğim gereksiz bi acı var. Hayrola inşallah.

Yarın tatile gidiyorum. İlk kez uçağa binicem ve bakalım başarabilcek miyim uçak korkusunu. Alanya'ya gidiyorum kuzenimle. Ben alanya'yı tercih etmemiştim aslında çok itici geliyor etraftan duyduklarım gerçi tek duyduğum rusların ve abazaların çok olduğu ama neyse kuzenimi kıramazdım sonuçta.

Giderken yanıma neler alıcam daha karar vermedim, bir kaç bi şey için alışveriş yapmam lazım yapmadım, bedenen çok yorgunum dinlenmedim, uyuşuk oldum çıktım heralde evde oturuyorum, kulağımda kulaklık çalan şarkının ezgisiyle karışık bişiler yazmak çok güzel geliyor ve şuan bundan güzelini düşünemiyorum.

Son zamanlarda psikolojisi bozuk, rahatsızın teki oldum çıktım. Hiçbir şey umrumda değil bu aralar, inşallah tatilden geldiğimde şuan ki modumdan uzaklaşmış olurum.

4 Ağustos 2009 Salı

İstiklal Marşı

Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan bu eser 12 Mart 1921'de Birinci TBMM tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edilmiş.

Türk milletinin eşsiz kahramanlık destanını mısralarla anlattığı bu marşımızda çok duygular gizlemiştir. Cesaret, vatan sevgisi, din sevgisi, insan sevgisi, özgürlük, sadakat, fedakarlık.. Öyledir ki marşımız gelecek nesillere, bizlere nasıl davranmamız, hissetmemiz gerektiğini ecdadımızı anlatarak gösterir. Derki;

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım;

Ulusun, korkma! nasıl böyle bir imanı boğar.
"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! yurduma alçakları uğratma sakın!

Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı!
Düşün, altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Ruhumun senden, ilahi şudur ancak emeli;
Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli!
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hak'ka tapan milletimin istiklal!


Bir çocuk sesinden dinledimde az önce o kadar etkileyiciydi ki, utandım. Utandım bize bu vatanı bırakan dedelerimiz, ninelerimiz'den, onların biz torunları için akıttıkları kanları, verdikleri canları düşündükçe utandım, büzüldüm.
Biz şehit oğluyken incittik atalarımızı, namahrem elleri değdirdik göğsümüze, hakkımız olduğundan kurtarılmış istiklalimizi tehlikeye attık. Utanmalıyız atalarımızdan onlara saygısı, sevgisi, bağlılığı kalmamış yeni nesil gençler olarak.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Jack Wilshere: Hot prospect for the future


16 yaşında Arsenalim A takımında forma giyerek takımın tarihteki A takımda forma giyen en genç ismi olurken, 17'sinde Dinamo Kiev ile oynanan Şampiyonlar Ligi'nde maçında da oynayarak bu alanda da tarihe geçmiş bir oyuncu jack wilshere. Biraz bilgi vericek olursak;

Doğum tarihi: 1 Ocak, 1992
Doğum yeri: Stevenage, Hertfordshire
Mevki: Orta saha
Forma numarası: 19
Arsenal'e ne zaman geldi: Ekim 2001 de Lutondan
Arsenal ile ilk maçı: Blackburn Rovers (d), Premier League, 13 Eylül 2008
Arsenal ile ilk golü: Sheffield Utd (e), Carling Cup, 23 Eylül 2008, 6-0


13 Eylül 2008'de Gilberto Silva'dan boşalan 19 numaralı formayı sırtına geçirerek Blackburn Rovers ile oynanan karşılaşmada görev almış. Emirates Cup'ta geçen sezon öncesi olduğu gibi bu sezonda çok iyi maçlar çıkarıyor. Geçen sezon gençler liginde Arsenal'in şampiyon olmasında da çok büyük katkıları olduğu gerçeği çok konuşuluyor. İzlenmesi zevkli olan bu futbolcu adından çokça söz ettiricek biri olması an meselesi.

Hocası Arsen Wenger onun için şu sözleri sarfediyor : "Bazı genç yetenekler çok iyi performans sergiliyor. Özellikle tüm gözler Jack Wilshere üzerinde. Şaşırtıcı bir şekilde yaşından daha olgun bir futbol sergiliyor, onu izlediğiniz zaman kaç yaşında oldugunu unutuyorsunuz" ve bunlar kesinlikle oyuncunun performansını arttırması için söylenen sözler değil izlenildiğinde az bile buluyorsunuz övgüleri.

2 Ağustos 2009 Pazar

kapitalizmden gelenler

Kapitalizmin insanlığa bir şey katamıyacak olmasının nedeni birinin kazanması için birinin kaybetmesini gerektiren bir sistem olmasıdır. Kapitalizm yüzünden milyarlarca sabahtan akşama kadar çalışan insan, milyonlarca aç insan bir kaç milyon tane de hayatında bir bok yapmadan lüks hayatını sürdüren insan oluşmuştur. Hayatta herşeyin para ile kazanılacağını sanan insanlar ordusu kurmuştur kapitalizm. Oysaki milyarlarca liraya daireler alınacağına tarla alıp üzüm ekilebilir, hayvan beslenebilir, bugday ekilebilir. Üzümden rakı, hayvandan biftek,ekmek yapılıp gül gibi yaşanıp gidilebilir. Çok kısır bi döngüdür kapitalizm. Zengin insanlar vardır bir de öküzler inekler vs. ya zengin insan olursun ya da öküz, inek vs. yaşamak için kazandırman gerekir. Çok güzel bir betimleme vardır bunu anlatmak için. Şöyle ki;
- Ya abi geçen gün bir tarlayı sürmeye girdim, allah seni inandırsın 500 dönüm arsa, buraların en büyük arsası gece gündüz sürüyorum.
- Vaay abi hayırlı olsun, öyle 500 dönüm arsa sürmek her öküze nasip olmaz.
- Evet abi sorma, en kaliteli otu yediriyor, en kral ahırda yatıyorum, bir de inek yaptım ahırda, görsen bir içim su.
- Abi çok şanslısın ya, her öküz senin gibi olamaz.
- Tabbiii ollllum, o kadar ufak tefek tarla sürdük biz bugünlere gelebilmek için.
- Hadi ya tarla sahibi nasıl birisi.
- Puştun teki bakma abi, bütün işi ben yapıyorum, ibne parsayı topluyor.

İnsandan çok paraya önem veren kitleler yaratıyor kapitalizm. Örneğin fatih terimin kopan parmağı seferberliklerle bulunup aynı şekilde dikiliyorken benim marangoz vatandaşımın kopan parmaklarını dikmek için ameliyata almadan önce masraflarını ödeyebilcekseniz ameliyata alırız yoksa alamayız diyen hastane yetkilileriyle karşılaşıyoruz.

Sokayım kapitalizme.

1 Ağustos 2009 Cumartesi

judge

I've acquainted with somebody so I can't say I'm still a good judge of character but in the end, All I've really learned is nobody should be judged a book by its cover.