6 Şubat 2009 Cuma

Monoton

Uyandıgımda gün çoktan aymış dışarıdan insan sesleri gelmiş oluyor.
Yüzümü yıkama alışkanlığım olmadıgından tualete girip çıkmakla yetiniyorum ve bilgisayarı açıyorum kahvaltıya kadar sevdiğim müzikleri dinleyip o gün ki ruh haline bürünmeye başlıyorum.
Bazen rocknroll dinlerken aynanın karşısına geçip dans ediyorum bazen ise slow müziğin ruhunu anlamaya çalışırken gözlerimi uzaklara daldırıyorum.
Kahvaltımı her zaman ki gibi hızlı hızlı yapıp bir şeyler çalmaya çalışıyorum gitarın akorsuz telleriyle. Başarısız olduğum düşüncesi hakim olmaya başladığında canımın sıkılması da başlamış oluyordu.
Sonra..
Bazen eski aşklarımı yad ediyorum aklıma çocukça hayallerim geliyor çoğu zaman gülümsememe neden oluyor ne güzeldi o günler diyorum şimdiyle kıyaslayınca saf bir hayalperstlik, bodoslama duygular, vs...
Arkadaşlar çağırıyor dışarıya zaten evde durmak bir eziyetmiş gibi geldiğinden atıveriyorum kendimi evden dışarı. Bir şeyler yapıyoruz neden ve niçin olduğunu bilmediğim şekilde sanki daha önce biliyormuşumda şimdi bilmediğimden dolayı kötü hissettiriyor.
Sonra..
Eve geliyorum sonra internetten arkadaşlarla konuşuyorum bir süre sonra tekrar sıkılmaya başlıyorum. Biraz uzaklaşmak için film izliyorum genelde güzel şeyler oluyor filmlerde bilirsiniz o salak pozitivizm akımından etkılendıgınden sonu hep iyi bitiyor filmlerin hiç gerçekçi değil hayat bu değil ya neyse yinede benimde hoşuma gidiyor bende öyle hayatlar isterdim diyorum. Ağlamaya başlıyorum hıçkıra hıçkıra yüzümü gömerken yastıgıma duysun istemiyorum kimsenın ağladığımı.
Rahatlatıyor ağlamak ve kalkıyorum oturduğum koltuktan açıyorum pencereyi ve sigaramı yakıyorum. Pencereden neresi olduğunu bilmediğim ufuk cizgisine dogru bakmaya başlıyorum pırıldıyan ışıklar geçip giden arabalar görüyorum. Nereye gidiyor bu insanlar ? Nereye gidiyoruz biz ?
Ve sonra uyanıyorum...
Cevap mı ne ? Bi yere gittiğimiz yok dönüp dolaşıp aynı yere varıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder